Kariye Camii (kariye müzesi)

Bugün Kariye Camii’nin tavan ve duvarlarını süsleyen Hz. İsa ve Meryem’in mozaik tasvirleri ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Bu freskler, en iyi durumda günümüze ulaşmış freskler unvanını da taşıyor.
İstanbul'da Fatih Edirnekapı semtinde bulunan Kariye Camii, Khora Manastırı’na ait bir kilise olarak inşa edildi. Manastırın VIII. Yüzyıl’da varolduğu kesin olarak bilinmekle birlikte manastırın IV .Yüzyıl’da yapıldığını ileri sürülüyor. “Chora” adının orijinal anlamı şehir dışı, kırsal alandır. Roma şehir surlarından evvele ait olan, belki küçük bir kiliseye verilen isim, aynı yerde yapılan sonraki kiliselerin de adı olmuştur. Günümüzdeki küçük yapı 11 ile 14. yy.la tarihlendirilir.
Kubbesi dört kemerle taşınan kiborion şeklinde bir mekâna sahip olan Kariye Camii, 1204 1261 yılları arasındaki latin işgali sırasında çok harap duruma geldi. II. Andronikos (1282 - 1328) döneminde devrin ileri gelenlerinden, edebiyatçı, şair, ve Hazine Nazırı Theodoros Metokhites 1313'e doğru bu manastır ve kiliseyi onarttı ve binanın kuzeyine bir ek, batısına bir exonarteks ve güneyine bir şapel (parekklesion) ekletti. Güney cephede uzanan dar uzun tek nefli bir şapel olan parekklesion bir bodrum üzerine yapıldı. Üstü kısmen kubbe, diğer kısımları ise tonozla örtüldü. Hareketli dış mimarisinin yanında iç mozaik ve fresko dekorasyonları Bizans sanatının Rönesans'ı sayılan şaheserlerdir. Bunlar, 14. yy da yapılan eklentilerle birlikte Theodor Metohides tarafından yaptırılmıştı. Girişteki iki koridorda, kronolojik olarak, Bakire Meryem ve İsa’nın hayatları, İncil’de olduğu gibi, mozaiklerle anlatılmıştır. Yan ek şapelde ise dini konular fresk olarak işlenmiştir. Konular arasında kilise ve saray ileri gelenleri figürleri de yer alır. İstanbul'un fethinden sonra bir süre daha kilise olarak kullanılan binayı 1511'de Vezir Hadım Ali Paşa camiye dönüştürmüştür. Daha sonra yanına bir okul ve aşevi eklenmiştir. 16. yy. başlarında camiye çevrildikten sonra bazen tahta kepenklerle bazende badana ile yer yer kapatılan mozaik ve freskolar 1950’den itibaren Amerikan – Bizans Enstitüsü tarafından ortaya çıkarılmıştır. Kariye manastır ve kilisesi zaman içerisinde civarında imparatorluk sarayları ile komşu olmuş ve önem kazanmıştı. Usta sanatçıların binayı böylesine zengin ve itina ile süslemeleri 14. yy. zor şartlarının içerisinde gerçekleşmişti. Zamanının önemli bir devlet adamı ve alimi olan Theodor Metohides 1320 yıllarda, yan şapel, dış narteks ve süslemeleri yaptırtan kimseydi. Duvar resimleri bir artistler grubunun eserleridir. Orta mekânın üst kısımlarındaki mozaikler zamanımıza gelememişlerdir. Bizans resim sanatının bir özelliği de figürlerin yanına monogram ve yazıt ilave edilmesidir. Kariye civarı ahşap yapılarla çevrili otel ve kafelerin bulunduğu şirin bir semttir.
İstanbul'un fethinden sonra bir süre daha kilise olarak kullanılan bina, 1511 yılında Sadrazam Hadım Atik Ali Paşa tarafından mozaik resimleri bir sıva ile örtülüp bir de minare eklenerek camiye çevrildi. 1948'den 1958'e kadar Amerikan Bizans Enstitüsü'nün yaptığı çalışmalar sonunda tüm mozaik ve freskolar ortaya çıkarıldı ve yapı müze haline getirildi. Bugün Kariye Camii’nin tavan ve duvarlarını süsleyen Hz. İsa ve Meryem’in mozaik tasvirleri ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Bu freskler, en iyi durumda günümüze ulaşmış freskler unvanını da taşıyor.
- Görüntüleme: 29277